HAMİLELİKTE YAPILMASI GEREKEN TESTLER

Hamilelik sürecinin sağlıklı gidişatını kontrol etmek ve bebeğinizin ve sizin sağlığınız açısından bir risk olup olmadığını öğrenmek için bazı testler yaptırmanız gerekir. Bu testlerin bir kısmı sağlık durumunuzu araştırmak üzere herkese yapılması gereken rutin testlerdir. Diğer testler ise anne ve bebekte var olan risklere göre yapılır. Örneğin, kalıtsal hastalıklar ve daha önceden geçirmiş olduğunuz hastalıklar göz önünde bulundurulur.

İlk vizit:
Gebeliğin 6-8. haftalarında Transvajinal yolla yapılan ultrasonografide  son adet tarihine göre 5 hafta 4 günlükken, transabdominal yolla yapılanda ise 6 haftalıkken bir embriyo ile kalp atımlarını görmek mümkündür.
• Kan grubu, Rh
Gebenin kan grubu Rh negatif, eşinin kan grubu Rh pozitif olması durumunda "Kan uyuşmazlığı" (Rh/rh) durumundan bahsedilir.
Anne rahmindeki bebeğin kan uyuşmazlığından etkilenip etkilenmediğini anlamak için ise "İndirect Coombs testi" yapılmalıdır.

• Tam kan sayımı
Tam kan sayımı ile gebeliğin başlangıcında herhangi bir "kan eksikliği (anemi)" durumunun varlığı araştırılır.
• Kan biyokimyası: Açlık kan şekeri (AKŞ), Üre (BUN), SGOT, SGPT, Kreatinin
Karaciğer ve böbrek hastalıklarının gebeliğin hemen başlangıcında tespiti takip açısından önemlidir.
Özellikle  annede şeker hastalığı (diabet), yüksek tansiyon (hipertansiyon) gibi sistemik rahatsızlıkların varlığında bu testlerin önemi artar.
TORCH taraması: Toksoplasma, Rubella (Kızamıkçık), CMV (Sitomegalovirüs), Herpes Tip 2 enfeksiyonları Ig M ve Ig G antikorları taranır.

Bu tür enfeksiyonlar gebelik harici dönemlerde geçirildiğinde her hangi bir problem oluşturmazken gebeliğin özellikle ilk üç ayında geçirildiğinde bebekte bir takım sakatlıklara yol açabilir.
Toksoplasma özellikle kedi ve köpek dışkıları bulaşmış yenilen gıdalardan alınır. Özellikle çiğ et ve iyi yıkanmamış meyve ve sebzeler Toksoplasma parazitinin geçmesinde rol oynar
Rubella (Kızamıkçık), CMV (Sitomegalovirüs), Herpes Tip 2 enfeksiyonları ise daha çok hasta kişilere temas yoluyla bulaşan rahatsızlıklardır. Özellikle Rubella (kızamıkçık) mikrobu ile gebeliğin ilk üç ayında karşılaşıp hastalığı geçiren kişilerde bebklerinde körlük başta olup yaşamla bağdaşmayan multiorgan anomlisine yol açmasından dolayı bu test ihmal edilmemelidir
• Tam idrar tahlili, gerekirse idrar kültür- antibiyogramı
İlk vizitte yapılan idrar tahlilleri böbrek fonksiyonlarının indirekt bir göstergesi olduğu gibi gizli veya aşikar idrar yolu enfeksiyonu varlığını konusunda da bilgi verir.

İlk aylardaki idrar yolu enfeksiyonları gebeliğe bağlı bulantı ve kusmaları arttırır, idrarda yanma ve/veya kasık ağrılarına neden olabilir.

Son aylardaki gizli veya aşikar enfeksiyonlar ise erken doğum sancılarına sebep olabilir.
Kanama profili

Hem normal doğum hem de sezaryen   öncesi  kanama profili teslteri ile gebelerin "kanamaya yatkınlıkları" ilk vizitte belirlenmelidir.
Hepatit B, Hepatit C, AIDS taraması
Hepatit B için HbsAg ve Anti Hbs, Hepatit C için Anti HCV, AIDS için ise Anti HIV testleri yapılarak her hangi bir taşıyıcılık durumunun olup olmadığı araştırılır.
Bu  virüsler gebelik sırasında plasenta yoluyla bebeğe geçmesine rağmen bebekte her hangi bir sakatlığa neden olmazken, doğum sonrası bebeklerde hastalığa neden oldukları için mutlaka bakılması gereklidir.
Smear ve kültür  alınarak  gebelikte düşüğe neden olan bazı mikroplar saptanabilir.Ayrıca yine doğum sırasında bebeğe bulaşarak körlüğe neden olan HSV ve  bebekte laringial (solunum yollaında)papilloma yapan Hpv (annede siğile ve rahhim ağzı kanserine neden olan) virusu saptanır.

. vizit: 11-14. hafta
• Ense kalınlığı (Nuchal Translucency, NT)

Ense kalınlığının uygun ölçümün yapılabilmesi için fetus son adet tarihine göre 11 ile 13 hafta 6 gün arasında ve baş-popo mesafesi 45-84 mm arasında olmalıdır.

Ense pilisinin kalınlığı; Trizomi 21 (Down sendromu, mongolizm), Trizomi 18 gibi kromozomal bozukluklarda ve bebeğin özellikle kalp gibi bazı organların problemlerinde artar. Bu artışın nedeni bebeğin ense bölgesindeki sıvı birikimidir (ödem) ve bunu ultrasonla yakalamak mümkündür.. Genel olarak 3 milimetrenin üstü  ense pilisi patolojik kabul edilir ve bu durumda fetus özellikle  Down sendromu açısından ileri değerlendirmeye alınır
I. Trimester tarama testi (İkili test, double test)
İkili testte bebeğin baş-popo mesafesi (CRL) ,ense pilisi kalınlığı (NT) ,anne kanında PAPP-A ve fB-HCG değerleri saptandıktan sonra özel bir programla erken haftalarda   bebekte  Down Sendromu veya  Trizomi 18 için bir risk olup olmadığını tespit eden bir tarama testidir.
İlk trimester tarama testinin üçlü test ile karşılaştırıldığında bazı avantajları vardır. Bunlardan en önemlisi testin daha erken dönemde yapılması sonucu olası bir olumsuzluk durumunda gebeliğin daha erken ve risksiz şekilde sonlandırılmasına olanak tanır. Dahası duyarlılığı üçlü teste göre daha yüksektir ve Down sendromu ile trizomi 18 olgularının %90'ının tanımasına yardımcı olur.

Testin pozitif olması durumunda yapılması gereken ileri aşama, "koryon villüs biyopsisi" adı verilen plasentanın bebeğe ait kısmından küçük bir parça alınarak kromozom açısından analizi ile teşhisin sağlanmasıdır.

3. vizit: 16-18. hafta
• II. Trimester tarama testi (Üçlü Test, Triple Test)
Üçlü test uygulamasındaki amaç; bebeğe ait özellikle Down sendromu, Trizomi 18 gibi kromozom bozuklukları ile birlikte "Nöral tüp defektleri" adı verilen bir takım anomalileri taranmasıdır.

Üçlü test; gebeliğin 16-18. haftaları arasında anne kanından alınan örnekte ß-HCG, alfa feto protein (AFP) ve bağlanmamış estriol (uE3) denilen üç biyokimyasal maddenin ölçümü ile yapılır. Bu ölçümler gebelik haftasına göre annenin yaşı, vücut ağırlığı, annede diyabet olup olmaması, sigara içip içmediği, öyküde önceki gebeliklerin özellikleri ile birlikte değerlendirilir.
bu test ile bebekteki kromozomal bozukluklardan  bebekte 21.kromozomun 2 yerine 3 tane olması sonucu  ağır zeka ve fiziksel  gerilikle  giden down sendromu ve yine aynı şekilde 18.kromozomun 3 tane olması  sonucu bebekte ölümcül multisistem anomalilerine neden olan t trizomi 18  ve nöral tüp defektleri saptanabilir


Üçlü test   bir  tarama testi dir. Üçlü testle Down sendromlu bebeklerin %60'ına yakını (%5 yalancı pozitiflikle) yakalanabilmektedir.Eğer test sonucunda risk belirli bir düzeyin üzerinde çıkarsa (genel olarak 1/250 den fazla olması durumunda) "amniyosentez" adı verilen işlem yapılarak kesin tanı konulur.
Son yıllarda üçlü testin Down sendromu yakalama şansını daha da arttırmak amacıyla teste kandaki "İnhibin A" adı verilen biyokimyasal değerinin de ölçülüp eklenerek testin "dörtlü test" şekline dönüşmesi için yapılan çalışmalar umut vericidir.

Üçlü test ile diğer bazı anomalileri de saptamak mümkündür. Bebeğin karın duvarı anomalilerinde (gastroşizis, omfalosel), böbrek anomalilerinde de test sonuçları yüksek çıkabilir. Bu nedenle üçlü testte artmış risk saptanan gebelere amniyosentez yapmadan önce tüm bu anomaliler açısından ayrıntılı ultrasonografik değerlendirme (II. basamak ultrasonografisi) yapılmalıdır.

18-22.hafta arasında yapılan ayrıntılı ultrason: bu konuda eğitim almış tecrübeli bir perinatalog tarafından başta anomalili bebek doğurma açısından riski nispeten yüksek olan anne adaylarında  ideal olanı, tüm anne adaylarına yapılan ultrasonografik incelemede bebeğe ait yüz beyin kafatası iskelet ve iç orga anomalileri taramasıdır.Bu taramanın fetal ekokardiyografik incelemesi ise 22.gebelik haftasında yapılması uygundur

24-28. hafta
• Tam kan sayımı
Anne adayının kan sayımı yapılarak gebeliğin bu ilerleyen haftalarında aneminin gelişip gelişmediğine bakılır.

• Tam idrar tetkiki
İdrarda gizli enfeksiyonların varlığı araştırılır. Özellikle gebelerde her hangi bir şikayet oluşturmaksızın yalnızca idrar tahlillerinde bakteri ve lokosit görülmesi ile karakterize gizli idrar yolu enfeksiyonları (asemptomatik bakteriüri) erken doğuma ve böbrek enfeksiyonlarına (pyelonefrit) neden olabilir.

Tam idrar tetkikinde böyle bir durum saptanırsa idrar kültür-antibiyogram testi yapılarak üreyen mikroorganizmanın türüne göre antibiyotik başlanmalıdır.

• 50 gram glukoz yükleme testi
Bu gebelik haftasında kişilere sabah aç karınla 50 gram toz glukoz sulandırılarak içirilir ve bir saat sonrasında tetkik için kan alınır.

Alınan kan örneğinde kan şekeri değerinin 140 mg/dl ve üzerinde olması durumunda test pozitif olarak kabul edilir ve bu gebelerde bir gün sonra 100 gram standart glukoz tarama testine geçilir.
kontrol edilmeyen gestasyonel gebelerde bebeğin normalden iri olması, doğumun zor olması, amnios suyunun normalden fazla olması ve buna bağlı erken doğum riskleri gibi durumlar oluşabilecektir. Ayrıca doğan bebeklerde doğum sonrası kan değerlerine bağlı metabolik sorunlar meydana gelebilecektir.


İndirekt Coombs Testi
Bu haftada yalnızca kan uyuşmazlığı olan gebeler yeniden İndirekt Coombs testine bakılarak değerlendirilir, sonuç negatif ise bebeğin etkilenmediği anlamına gelir. Bu durumda gebeliğin sonuna kadar etkilenmeden (immünizasyon) korumak amacıyla gebeye "Anti D Immunglobulin" iğnesi yapılıır.

• Ultrasonda; fetusun gelişimi, iç organları ayrıntılı olarak değerlendirilir. Ayrıca amniyon sıvısı, bebeğin duruş şekli, plasentanın yeri ve görüntüsü, bebeğin rahim içindeki aktif hareketleri incelenir.

7. vizit: 34. hafta
•bir önceki vizitteki işlemler tekrarlanır. Riskli durumların varlığında Doppler ultrasonografi ve NST gibi ek tetkikler istenebilir.

8. vizit: 36. hafta
• Utrasonda özellikle bebeğin pozisyonu, prezentasyonu , kilosu amnios sıvısı, plasentanın görünümü ve bebeğin aktif hareketleri incelenir.

9. vizit: 38. hafta

Son haftalarda bebeğin iyilik durumu "biyofizik profil skorlaması" ile  yapılır. Biyofizik skorlama; ultrasonda rahim içindeki bebeğin aktif bazı hareketleri ve amniyon sıvısının miktarı yanısıra NST bulgularının hep birlikte değerlendirilerek skorlanmasıdır. Bebeğin sağlığını gösteren önemli bir kriterdir.
Bir başka deyişle , biyofizik profil skorlaması; gebeliğin ultrason görüntülemesi ile NST bulgularının birlikte değerlendirmeleridir. Teşhiste tek bir yöntem yerine kombine olarak düşünülerek karar verilmelidir.
NST   "toko" adı verilen cihazla bebeğin kalp atışlarının seyrini, bebek hareketleriyle ve varsa kasılmalarla olan ilişkisini temel alarak bebeğin iyilik halini değerlendiren bir testtir. Doğum eylemi esnasında da aynı amaçlarla kullanılır.
NST özellikle anne adayının bebek hareketlerinde azalma olduğunu ifade ettiği durumlarla, kasılmaların varlığından şüphelenildiği anlarda kullanıldığında oldukça değerli bilgiler sağlar. Bu şekilde doğum eyleminin başlayıp başlamadığı, bebeğin içeride sıkıntıda olup olmadığı indirekt olarak anlaşılabilir.
Renkli doppler ultrasonu

ilerleyen gebelik haftalarında uterusa giden ana damarlardaki  ya da bebekle plasenta arasında göbek kordonu içerisindeki umbilikal arter, umbilikal ven ve bebeğin beyin damarlarındaki dalga şekillerindeki bozukluklar  bebekte hayati önem taşıyan plesantal yetmezliğin, gelişme geriliğinin  veya annede preeklampsinin belirteci olup  hayati önem taşımaktadır

Kan biyokimyası, Tam kan sayımı, Tam idrar tahlilleri, Hbs Ag, Anti Hbs, HCV, HIV, TORCH tetkikleri tekrarlanır. Doğum öncesi doğuma veya olası sezaryene hazırlık amacıyla bu testler tekrar gözden geçirilir.


39-42. haftalar arası izlem

NST ile USG 38-40. haftalar arası haftada bir, 40.haftadan sonra ise 3 günde bir uygulanması önerilir.


• Vajinal muayene (tuşe)
Vajinal (pelvik) muayene "tuşe" adını alır. Amaç kalça kemiğiyle (pelvis) ve rahim ağzının (cervix) değerlendirilmesidir. Bu şekilde pelvis girimi, kemik çıkıntılar, pelvis çatısı ayrıntılı  şekilde  değerlendirilir. Bunun yanısıra rahim ağzına (cerviks) da bakılır.

Doğum işaretleri konusunda gebe bilgilendirilir.
40. haftadan sonra ise gebenin doğuma kadar haftada iki kez değerlendirilmelidir.

42. haftaya kadar doğumu başlamayan gebeler ise hastaneye yatırılarak doğurtulmalıdır. Çünkü bu haftadan sonrası "Gün aşımı (Surmaturasyon, posterm)" gebeliği olarak değerlendirilir ve bebeğin içeride sıkıntıya girme riski oldukça artmıştır.
Unutulmamalıdırki  bu testler   gebeliğin sağlıklı olup olmadığının  değerlendirilmesinde  tek başına değil bütün olarak ele alındığında  anlamlıdır .A yrıca Her gebenin takibi kendine özgü olduğu düşünüldüğünde  saptanan  risk durumuna göre  testlerin öncelik durumu değişebileceği gibi daha detaylı  ve ileri tetkikler  de istenebilir.