İNFERTİLİTE

İnfertilite günümüzde sıklığı hızla artış gösteren bir problemdir. Bu oranın artmasında çevresel nedenler (radyasyon, manyetik alanlar, hormonlu gıdalar, doğal kaynakların kirlenmesi, hava kirliliği ve sanayileşme) suçlanmaktadır.
Ayrıca sosyal hayatın gereği olarak kadının daha çok çalışması ve evliliklerini geciktirmeleri ve kariyer hedeflerinden dolayı çocuk yapma yaşının gecikmesi de bu sıklığı artırmaktadır.. Çocuğun olmaması insanlarda kendilerine karşı güvensizlik hissi ve karı koca arasında gerginliklere yol açabilir. Bu stresli duruma Türk toplumunun akrabalık ilişkilerinin getirdiği baskı da eklenince iş içinden çıkılmaz bir hal alabilmektedir.
1 yıl boyunca korunma yöntemi kullanmaksızın düzenli ilişkide buluna çiftlerde gebeliğin oluşmaması infertilite olarak değerlendirilir İnfertilite de tanı ve tedavide çiftler bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Yaklaşık %40 neden kadın %40 neden de erkeğe kalan %20 de her ikisine bağlıdır.


Kadında İnfertilite nedenleri:
1-Yumurtalıklardan kaynaklanan nedenler

  • Anovulasyon: adet görülmesine rağmen yumurtlamanın olmamasıdır. Kadına bağlı kısırlığın %40’nı oluşturur. Anovulasyonun ise en sık nedeni PCO’ dur.
  • Luteal faz defektleri
  • Hiperprolaktinemi
  • Hipotiroidi
  • Yumurtlama ile ilgili testler:
  • Adetin 3.günü hormon paneli
  • MLP
  • Bazal vücut ısısı
  • Adetin 3.günü follikülometri
  • Endometrial biyopsi

Yumurtlama olmadığı saptanırsa ilaç tedavisi uygulanır. Ovulasyon ilaçları alan kadınların %80’inden çoğunda düzenli yumurtlama sağlanmaktadır. Tedavi edilecek başka bir sorun yoksa vakaların yarısından çoğunda, ilk 6 ay içinde gebelik elde edilebilir.


2-Alt genital sistemde anatomik patolojiler


3-Fallop tüplerine bağlı nedenler:
İnfertilite nedenlerinin %35’ini tüplere ait bozukluklar oluşturmaktadır. Tüplerin tıkalı olması, içinde yapışıklıkların varlığı, geçirilmiş tüberkülozun tüplerde yaptığı hasar, dış gebelik gibi tüplerde hasara yol açabilecek jinekolojik ameliyatlar, tüplerin şiş, kıvrımlı ve kistik yapıda oluşu tüplerin görevini yapamamasına neden olur.
HSG çekilirken verilen radyoopak maddenin oluşturduğu basınç ile bazen tüplerde var olabilen mukus tıkaçları açılabilir. Bu nedenle HSG sonrası kendiliğinden gebelikler oluşabileceği konusunda hastalara uyarıda bulunmak gereklidir. HSG aracılığı ile saptanan anomalilerin kesinleşmesi veya tedavisi için histeroskopi yapılabilir


4-Rahime ait nedenler:
Myom ya da endometrial düzensizlikler, yapışıklıkla seyreden Asherman sendromu ya da septum uteri gibi atomik defektler. Bu durumda tanı ve tedavi amaçlı histeroskopi en uygun seçenektir.


5-Cervikal faktör:
Kısırlığın %5’inden sorumludur. Cervikal mukusda sperm geçişini önleyen ya da sperm öldürücü antikor bulunması. Bu durumda cervikal mukus örnekleme testi yapılarak antikor tayini yapılır. Tedavide ise HAİ(rahim içi sperm aşılama ) yöntemi denenebilir. İleri aşamada IVF ve mikroenjeksiyon yöntemine geçilir.


6-Karın içi yapışıklılar:
Endometriosiz kadında en sık(%40) infertilite nedenlerinden biridir. Tanı ve tedavisinde seçilecek yol laparaskopidir. Tedavide OKS Danazol, GNRH analogları da kullanılır. Fayda görmezlerse IVF’e yönlendirilir

7-İzah edilemeyen infertilite nedenleri:
Bilinen tüm araştırmalara rağmen kısırlığı oluşturan neden ortaya çıkarılamamış ise, izah edilememiş infertiliteden bahsedilir. Açıklanamayan infertilite tedavisinde, aşılama ve ovulasyon indüksiyonu uygulanmaktadır ancak şansı düşüktür.


8-Yaş faktörü:
Normal koşullarda korunmayan bir çift için evliliğin birinci yılında gebe kalma şansı % 80, ikinci yılda % 10, üçüncü yılda % 1,2 ve dördüncü yılda ise % 0,6’ dır. Kadında 40 yaşından sonra gebelik olasılığı ileri derecede azalır. 40 yaş ve üzeri olgularda adet düzeni çoğunlukla normal olduğu halde gebe kalma oranı %10’un altına düşer.
Yumurtaların gelişmesi ve ovulasyon meydana gelse de, oluşan yumurtanın kolayca döllenebilmesi oldukça güçtür. Gebelik oluştuğunda anne yaşının ileri olması nedeni ile bebekte kromozom anomalilerinin ve düşük riskinin arttığı da göz önüne alınmalıdır.